8 Nisan 2012 Pazar

Episode 2:MD's


Koskoca şirket, milyar dolarlar, avrolar, makineler ya da makinalar, cihazlar, insanlar olaylar olaylar ama bi’ kargoyu getirtemiyoruz…. Diye başlarmışım yine=)

Kin of the King or King of the Kin Reyiz zaten bugün bayağı kızdı bana sonradan fark ettim. Demek ki neymiş, öyleymiş. Öyleyken öyle yapmamak gerekliymiş.  Ama yine de koskoca şirket, ufacık bi’ kargo… Yok yok tamam bi’ daha lafını etmem.

Gelelim bugünkü nohut yemeğinin faydalarına;

Marketten yoğurt alırken bakarsın son kullanması ne zaman diye, en ileri tarih olan hangisi ise onu alırsın,(Tanıtıcı reklam; Bim Dost Yoğurt)

Süt alırken bakarsın son kullanması ne zaman diye, “bozuk mu lan bu yoksa anaaaaam sirtacin süt değil mi lan bu” dersin( Burhan Altıntop stayla)

PC’ye parça alırsın, sonra o parçayı bi’ güzel bozarsın hatta “ben bunu yaparım la” diyerek bi’ güzel anasını bellersin ama olmayınca da anında yusuflarsın ve hemen “garantisi ne kadarmış lan bunun” diye sorarsın, üstünde bi’ etiket ararsın,

Devlete memur alırsın, polis, kaymakam, cart curt vs, bakarsın adam 30’undan gün almış mı, şu sınavdan bu puanı almış mı, bi’ nevi miad kontrolü gibi onu da kontrol edersin,

Bu liste bu şekilde uzar gider. Anlayacağın “miad” sen, ben, biz, siz, onlar farkında olmasak da gırgır-şamata yapsak da hayatın her anında bizimle birlikte yaşıyor. Biz bunu kabullenmiş ve olması gereken bi’ durum olarak yaşamaya devam ediyoruz.

Bu noktaya kadar her şey güllük gülistanlık gibi gözükebilir. İşte tam bu noktada susuz, sert, sek bi’ yazı vurgusuna geçiyorum. Artık episode 2 ‘nin kanlı sahnelerini gözler önüne seriyorum.

Yazının sek ve susuz olması fikri Orhan Akşam’dan çıktı, serin ve çok sert olması fikri de bendenizden çıkmıştır. Bilgilerinize sunar, keyifli bi’ yazı olmasını dilerim.


Gerikalan Gökyüzü’nün yıllardan beridir-benim gözlemlediğim 1 yıldır ama 5 yıldır olduğuna dair sağlam kanıtlar var- devam eden, karşısındakini deneme ve buna mutabık-ne demekse-olarak karşıdaki insanın kendine hakim olarak başlattığı sabır denemelerinin artık Guinness rekorlar kitabına girecek kadar geliştirmesi ile süregelen süreç, hafta pazartesiden cumaya kadar yine bizimle birlikteydi. Bizimle birlikteydi diye biten bi’ cümle okuduğum zamanlarda o cümleden hep umutla çıkmışımdır bugüne kadar. Ama karşımda ki hatta karşımızda ki bugüne kadar hiç karşılaşmadığım bi’ insan modeli. Hayır, insan dedim ama yanılmış olabilirim.

Normal şartlar, 22,4L 1atm 273K de, 7 milyar nüfustan gün almış, dünya ırkına mensup, basit sade saf  bi’ insanın, bi’ halk çocuğunun, bi’ garip vatandaşın bu kadar aptalca, dün gelmiş bugün denetime girmiş gibi, az önce doğmuş ama zorla baba yada anne söyletmeye çalışılan bebek gibi, gündoğarken şarkısına benzer gibi gibiyim dokunsalar ağlayacak çocuk gibiyim. Bak cümle devam ettikçe nasıl saçmalıyorum, nasıl sinirleniyorum, nasıl cinnetlerden cinnet beğeniyorum, dur dur sakinleşeyim to be continue yapıyorum hemen.

İnsan dedim ama bi’ insan başka bi’ insana üstteki paragrafta yazdıklarımı yazdırtacak kadar saçma sapan//saçmalık1//tavırlar içinde olamaz, olmamalı. 30 küsür yaşına gelmiş, hayatında izlemediği porno kalmamış, olmayacağını bile bile kurmadığı hayal kalmamış, 1 gün o koltuğa oturacağım diye oturmadığı kucak yapmadığı kucak dansı kalmamış bize benzeyen ama insan mı değil mi bilemediğimiz, insan olsa bile “lan bu işte bi’ ibnelik var” demekten kendimizi alamadığımız böyle garip bi’ cinsi bozuk ile karşı karşıyayız.

Ama Battal reyizinde dediği gibi o seni deniyor bile olsa, kasti bile yapsa, hatta 90+5 ‘te Arif Erdem gibi kendini yerden yere atsa, o da olmadı Yugoslav faulü bile yapsa oyuna gelmeyeceksin, sükunetini koruyacaksın. Bak sabır denilince nasıl kelimeler kullanıyorum. Sükunet olsun, mensup olsun bunlar güzel şeyler olmazsa sen bi’ de bunu gör battal kinci stayla =)

Yalnız ne giydiriyorum, aldım başımı gidiyorum, çekilin ben geliyorum. ccc PS ccc

Bu sek, susuz, sert ve serin yazıya ufak bi’ ara vermek zorundayım. Çünkü gerikalan gökyüzü yine bi’ yere sıçıp sıvamış, o yüzden ne diyoruz önce sabır sonra “mintaxla canım mintaxla

Advertorial reklam arasından sonra TRT FM de yine sizlerle birlikteyiz. Şimdi sizleri Saadettin Oktenay’ın naçizane güzellikteki sesinden “sevil neşelen sevme yanarsın” ile baş başa bırakıp, bi’ an olsun Gerikalan Gökyüzünün hiç geri kalmadığını, her şeye mantıklı yaklaştığını hissetmenizi diliyorum.

Mintaxla canım minaxla her zaman iyi gelmeyebiliyor ki #fatalerror verdirdi.

Yazının teee en başında örneklerle açıklamaya çalışıp, dikkat çeken isimlerle vurgulamaya çabaladığım miad konusunun, yıllarını geride bırakmış olanlar için neden sorgulamadığını hiç anlamıyorum. Ama 1 sn geçtikten sonra hemen anlıyorum ki sorgulamayı yapacak olan patlıcanın bile miadı dolmuş, kim kimi sorgulayacak diyorum, cevap veremiyorum.
Neyse şuradan rüzgarı alayım arkama, biraz daha giydireyim şu'na. Yalnız buna sadece ben giydirmiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Misal doktor bey diyor ki arıyorum Battalı yerinde yok, mecbur diğer tarafı arıyorum bu salaklardan biri açıyor, anlaşana kadar üstümü başımı yırtıyorum diyor. Hatta battalı sormak için aradığım zaman eğer yoksa işi ona anlatmaya gerek bile duymuyorum diyor. Neden diyorum. Salak diyor, ikisi de salak diyor yani. Ben salak demiyorum mesela, çünkü "salak" o yaşam tarzı için iltifat olur, hatta onu yüceltmek gibi olur.

Rüzgarla devam...
Bi' insana şans verilir eyvallah. Herkesin bi' şans hakkı vardır. Sana yıllar önce biri şans vermiş, sana sorsak o şansı ben yarattım dersin, sonra da kiliseye gidersin. Ben bu şansı tek jetonla oyunu bitirmeye benzetiyorum. Ama sen oyun devam ederken sürekli jeton atarsan hiç ölmezsin ve sürekli şansını yenilersin. Bunu ufakken, deyim yerindeyse "göt kadarken"-sözüm blogdan dışarı ama işletmeden içeri-hepimiz yaşamışızdır. Atari salonuna gidersin ve senin tek jetonun vardır. O jetonla oyunu olabildiğince uzun süre oynamaya çalışırsın.Kaybetmemek için elinden gelenin fazlasını yaparsın. Hatta atari salonuna gelirken kafanda oyunla ilgili stratejiler geliştirir, bi' önceki günden daha fazla oynamak için konsantreni artırırsın. Daha fazla olaya odaklanırsın. 

Ama bi' çocuk daha vardır ki çok uyuz olursun ona. Parası çoktur, kendisi boştur, ablası hoştur, ver fanı gitsin yani. Bu lavuk elinde 10 tane jeton ile makinenin başına oturur. Oyunu kaybetmek gibi bi' tasası ya da daha fazla nasıl oynarım diye bi' düşüncesi yoktur. Onun olayı "bak bende buradayım ve başka hiçbir amaca hizmet etmiyorum" 'dur. Oyunda yenileceği an hemen cebinden diğer jetonu çıkarır ve hop oyun hep devam eder. Hiçbir zaman kaybetme korkusu yoktur. Ama o salona tek jetonla gelen çocuk 'game over' yazısını gördükten sonra o anda ufak yaşta olmanında etkisiyle nasıl üzülür, nasıl saçmadır//saçmalık2//ama gelecek adına mantıklı bi' üzüntüdür.

Gerikalan burada salona 10 jetonla gelen ve bi' elinde o meşhur amerikan bebelerinin yediği hamburgerden olan stajyerden bozma tipiyle yer almaktadır. Onun dışındaki herkes hata yapmamak ve elindeki jetondan-işinden-olmamak için, varını yoğunu ortaya koymaktadır. Gerikalan ise bilerek yenilip-hatalar yapıp-nasılsa jetonum var diyerek-patlıcan da jeton oluyor burada-oyunun keyfini çıkartırken arkasında tek jetonla vakit kazanmaya çalışanları cinnetlerden cinnetlere sokmaktadır. Jetonların tamamını bitirince de zaten saçmalıktı deyip gidecektir.

Şöyle bi' baktım da bu yazı uzar gider, zaten sen ben uzatmasak bu yazıyı, yarın gerikalan gelir, tepenin tasını attırır, bi' de "saçmalık" der, mal mal güler, sonra sen yine alırsın klavyeyi elinin altına başlarsın Episode 3 'ü yazmaya. O yüzden burada kesiyorum dostlar.

Sabırlı olalım, belki geçer.


2 yorum:

  1. 6 yazı gücündeki bu güzel yazı için bir çok yorumun ilkini yazıyorum muhtemelen, kargo dışında her bi şeye eyvallah mutabıkımdır. öncelikle o olayla ilgili kimseye hiçbir kızgınlığım veya kırgınlığım yok, o günkü halimin bambaşka nedenleri var. ayrıca ben bir şekilde o makinenin çalıştırılabileceğini biliyordum, sizin de bunu bilmeniz gerekmezmiydi diyorum ve bu konuyu burda kapatıyorum. 19. paragraftaki patlıcan gerikalan ilişkisine gelirsek ilk dikkatimi çeken bu oldu. gerikalana en büyük kötülüğü patlıcan yapıyor. onu içerde olup bitenle ilgili bilgi edinmek vb. çeşitli sebeplerle kullanıyor bence. işi bitince de onu fırlatıp atacak. ha gerikalan yine zengin bebesi olarak bir şekilde yolunu bulacak ama çok şey kaybediyor bence burda, dünyanın kaç bucak olduğunu daha görmedi, süreç içi kontrolde çalışsa görürdü belki. RM görecek mesela çünkü yine puan kaybettiler. topallı valenciaya da bu yakışırdı.

    YanıtlaSil
  2. bu patlıcanla gerikalan ilişikisini akp hükümeti ile akpye oy veren bazı vatandaşlar arasındaki ilişkiye benzetiyorum. bu önermeye göre patlıcan akp ise gerikalan akepeye oy veren cahil vatandaş oluyor. nasıl ki akp milleti cahil bırakıp oy topluyor patlıcan da gerikalanın gerçekten geri kalmasını istiyor ki ondan basit menfaatler elde edebilsin. Allahsızlar akpyi beğenmezler ama zihniyet olarak akpden hiçbir farkları yok.

    YanıtlaSil