Mart'ın son günlerini geri de bırakırken, o meşhur bahar yorgunluğundan mıdır nedendir bilmiyorum ama bu hafta Orhan Akşam dışında, Kincilerin kincisi Battal reyiz de dahil fazla efor sarf etmeden haftayı sonlandırdık. Tabi bu durum bana göre böyle olabilir, çünkü ülkede ki tüm halı sahalar da dahil olmak üzere boş araziler, tarlalar, D-100 karayolları, TEM, E-5, E-6 falan 1 haftalığına bana bağlı olarak uzmanlık alanımdaki saha kontrollerine girdiği için efor sarfetmekten çok çenemi yordum. Dişlerim de bi' fena bi' fena olmuş çene yorulunca o da yıpranmış, tam da şopara gitme vakti=)
Derken haftanın son gününde es kaza karambole, tarlaları sürdükten sonra-aziz başkan stayla-bi' kaç saatliğe oturumuma geçtiğim anda başıma geleceklerin biraz farkındaydım sanki. Olaylar tam da şu şekilde gelişti. Ekran pusulu bi' görüntüye döner, remember yapılır ve her zaman tipi çok merak edilen o dış ses konuşmaya başlar. "Bence olaylar şöyle gelişti."
O dosya ile göz göze geldim ve alıp almamakta tereddütlüydüm, önce bugün aklıma gelen lakabı dongi dongi diyerek makarasını yaptığım-taklidini de yaparım çok basit-yanardağ kapalıya bıraksam mı diye düşündüm. Ama yok lan şurada oturuyoruz, bize yakışmaz alalım dosyayı dedim, sonra serileri falan kontrol ettim. O ara yine ofis içinde tuhaf bi karambol havası esti, giren çıkanlar oldu, arada inatla mesaj yazan bi hızlı müdür vardı. Derken, foil'i imzalamak için aradım ama bulamadım, yere baktım yok. Dosyanın ilk sayfasına baktım yok. Diğerine baktım yok. Nerede lan bu dedim sesli bi şekilde ama o karambolde kimse ne saçmalıyorsun olum demedi. Derken teeeee bilmem kaçıncı sayfadan buldum ve direk imzayı çaktım. Sinirden hiç bakmadım. İtiraf ediyorum, çörçili denedim. (bu arada çörçilin kim olduğunu da söylemiş oldum.)
O dosya ile göz göze geldim ve alıp almamakta tereddütlüydüm, önce bugün aklıma gelen lakabı dongi dongi diyerek makarasını yaptığım-taklidini de yaparım çok basit-yanardağ kapalıya bıraksam mı diye düşündüm. Ama yok lan şurada oturuyoruz, bize yakışmaz alalım dosyayı dedim, sonra serileri falan kontrol ettim. O ara yine ofis içinde tuhaf bi karambol havası esti, giren çıkanlar oldu, arada inatla mesaj yazan bi hızlı müdür vardı. Derken, foil'i imzalamak için aradım ama bulamadım, yere baktım yok. Dosyanın ilk sayfasına baktım yok. Diğerine baktım yok. Nerede lan bu dedim sesli bi şekilde ama o karambolde kimse ne saçmalıyorsun olum demedi. Derken teeeee bilmem kaçıncı sayfadan buldum ve direk imzayı çaktım. Sinirden hiç bakmadım. İtiraf ediyorum, çörçili denedim. (bu arada çörçilin kim olduğunu da söylemiş oldum.)
Sonra patlıcan şımarığın yanına işletmemizde ki bi konuyu arz etmek için-pixel üvey-gittiğimde yüzüme foil olayını vurmasını inanın ki hiç umursamadım. Çünkü o an king of the kinciler ' den Battal reyizin gazındaydım ve Patlıcanın ne dediği ile ilgilenmiyordum. Yani bu yazının buraya kadar taşınması ile patlıcanın olanı biteni yüzüme vurması ve olayı patlıcan taşıyanlarla alakası olmadığını anladım.
Neyse ya konuyu bayağı uzattım, dallandırıp saçmaladım. Ama patlıcanın benim imzamın olduğunu bildiği halde bilmiyormuş gibi davranıp bana böyle saçma sorularla gelmesi hiç umrumda değil ki diğer yalamaların bunu ona yetiştirmesi ile hiç ilgilenmiyorum.
Peki neyle ilgileniyorum?
O an hızlı müdürle çok makara yaptım, cezamı buldum diye düşünüyorum, batıl inançlarım var böyle.
Kendime yakın gördüğüm dostlarıma karşı böyle bi durumda karşı karşıya gelmek ve devamında dostların beni direk eleştirmekten istememelerini fark etmek... bu anda yerin dibine girsen daha iyi. Şöyle 10-15 kat aşağı doğru insem falan.
Bu yerin dibine girme olayını eyfidi yapılan bi yurtdışında da yaşamıştım, hadi o zamanlar yeniydim falan ama yine de 2-3 gün etkilenip rüyamda falan görmüştüm.
Demek istediğim tam olarak anlatamamış olabilirim ama anlayışınız için teşekkür ederim.
Yarın sarıyer'e de nasıl gideceğim, hiç bi' fikrim yok=)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder